Ne zaman Yenişehir üzerinden Bilecik istikametine gitsem, İncirli köyünü geçerken, sağda kanyon girişi ilgimi çekmiştir. Bir seferinde kanyon ağızından araçla girmiş ve büyüleniştim. Vakit geldi ve 13 nisan 2019 cumartesi keşif amaçlı girmeye karar verdim. Keşif etkinliği olarak YUDOSK’da yayınladım. 27 kişi kapasiteli araçlar en ekonomik taşınmayı sağladığı için etkinliği 27 kişi olarak açtım…
Etkinliği açtım ama kanyon olması sıfatı ile büyük sürprizler olabileceği korkutmaya başladı. Kısa da olsa önceden yürüyerek tanımak istedim. İznik’e yeni gelen Alaattin arkadaşım da bana katılmak isteyince, google earth de hemen bir rota oluşturdum. Aracımızı bıraktığımız yere dönmek zorunluluğu nedeniyle dairesel bir rota oldu. Gerçekte ise, İncirli köyünden Kınık köyüne geçiş vardı.
Geçişe izin vermeyen bir noktada aracımızı bırakarak yürümeye başladık. Bir süre sonra kanyon ikiye ayrıldı. İki ayrı kanyondan akan tertemiz sular birleşerek devam ediyordu. Rotamıza göre sol kanyondan girdik. Girdik ama su kenarı yürüme imkanı kısa sürede bitti. Ya suya girecek yada dönecektik. Kararımız suya girmekten yana oldu. Dizimize kadar suya bata çıka birbuçuk kilometre akışa ters yürüdük. Beklenen üşüme oluşmadığı gibi verdiği haz yürüme şevkimizi arttırdı. Kanyon duvarının eğim aldığı bir noktada çıkış yaparak, sağ duvar üzerine çıktık ve rotamıza göre sağa yürümeye başladık. Taze ve yeşil bir orman içinde giderken karşımıza bir kaya dizini çıktı. En yüksek olanına tırmanarak 360 derece manzaramızı aldık. Tam bir seyir terası idi…
Kayadan inice bir yol yakaladık ve bu yol bizi şelaleye getirdi. Buralarda bir şelale olduğunu çalışmalarımdan biliyordum ama bu kadar güzel görsel şölen beklemiyordum doğrusu. Dağılarak akan suyun arkasında oluşmuş yeşillik ayrı bir hava katıyordu… Biz sol kanyona girmiştik. Şelale suyu ise sağ kanyona akıyordu. Bizim de sağ kanyondan yürüyerek aracımıza ulaşmamız gerekiyordu. Önce, Roma kapısı benzeri kaya kapısından geçerek dere kenarı yürümek istesek de bitki örtüsü ve dikenler izin vermediği için yukarı açılarak, bahçelerden tekrar kanyon ağızına ulaştık. Burada başka bir sürpriz bekliyordu. Su kanyona ikinci bir şelale olarak giriyor ve inmemize izin vermiyordu. İnebilmek için ipe ihtiyaç vardı. Bu durumda kanyonu sol duvar üzerinden geçerek devam etmemiz gerekiyordu. Aracı bıraktığımız yerde bu duvarın eğiminin düştüğünü ve inişe izin vereceğinin farkındaydım. Ayrıca inişin solunda traktör yolunu görmüştüm. Gereğinde yolu uzatarak inebilirdik. Bu düşünce ile yükselerek duvar üstüne çıktık. Sol tarafımız ekili tarlalar ve sağımız makilik olmak üzere bir süre yürüdük. İnişi gözle kestirerek makiliklere daldık. Zor olmayan bir inişle aracımıza ulaştık.
Eve gelince, yazdığım etkinliği değiştirdim. Su içinde yürüneceğini okuyan katılımcı arkadaşlar katılımdan kaçmaya başladılar. Katılımcıları üç de ikisi kendilerini silmişti. Baktım durum vahim, etkinliği tekrar değiştirerek su girişini kaldırdım. İniş yaptığımız sağ eğimde var olan traktör yolunda yükselecek ve önceki geliş yolumuzdan devam ederek şelaleye ulaşacaktık. Sonra kaya terası ve devamla orman içinden Kınık köyüne varacaktık. Yani su içi iptal. Yalnız bir kere dere geçmek gerekiyor…
Bu durumda 16 kişilik bir minibüs ile hareket etmemiz gerekti. 14 İstanbul’dan gelecek arkadaş ve İznik’ten biz 2 kişi… Ancak yürüyüş sabahı 3 arkadaş gelmeyince toplam 13 kişi olarak İncirliden başladık. 3 kilometre tarla yolu yürüyüşü ile kanyon ağızına ulaştık. Kanyon girişi ayakta duran bir tuğla minare var. Belli ki eski bir yerleşim alanı. Asırlık çınarlar da ayrıca kanıtı… Programımıza sadık kalarak önce dereyi geçtik. Sonra yukarıda bahsi geçtiği gibi şelaleye ulaştık. Burada verdiğimiz öğlen molasını takiben seyir terasına tırmandık. Fotoğraflarımızı aldıktan sonra, orman içi tırmanarak çıktığımız düzlükte Kınık köyünü gördük. Sol tarafta gördüğümüz gölet üzerinden aracımıza ulaştık.
Katılımcı arkadaşların çok beğendiklerini düşünüyorum. 11.5 kilometre yol yaptık. Sizi fotoğraflarımızla başbaşa bırakalım….