Yudosk’lu dostlarım İstanbul’dan geldiler. Her seferinde olduğu gibi İznik’te kısa bir alışveriş molası ve beni de araçlarına alarak yola devam, hedef Kırıntı. Kırıntı, İznik’in doğusunda son köyü. İznik merkeze uzaklık 30 km… Menevşe yaylasının az ötesi, Kocaeli toprakları…
Köy Bolşevik ihtilalinden sonra Gürcistan ve özellikle Batum çevresinden göç eden Gürcü kökenlilerin yaşadığı bir mahalledir. Köy Gürcü mahallesi olduğu için Gürcü kültürü devam etmektedir. Mahallede Gürcü yemekleri pişirilir. Bu yemekler Hasuta, Borani, Sinori, Çadi, Papa ve Phali Lobya dır. Mahallenin sülaleleri Batum dan göç etmiştir. Köy halkı Gürcüceyi Türkçeden daha güzel konuşur. Mahallede günlük konuşma dili Gürcücedir. Mahallenin nüfusu 211 kişidir ve 54 hanelidir. Gürcülerin çoğu Batum’dan birkısmı ise Artvin’den göç etmiştir. Çok eski küçük bir camisi ve 2003 te yapılan yeni camisi vardır. Köylüler hayvanlarını yürümeyle 30-40 dakika Menevşe yaylasına götürür. Menevşe de Kırıntılıların yaptığı birkaç tane ev vardır. (kaynak : Wikipedia)
Kırıntı meydan da araçtan iniyoruz. Önce halka olup sayı alıyor ve sonra da klasik söylevimizi veriyoruz. ‘‘Çoğu kez orman içi yürüyeceğiz. Beni geçmeyiniz, artçıdan geride kalmayınız. Öğlen molası hariç sigara içmek yasaktır. Ormanda çöp bırakmayınız. v.s.” Rahat bir yükseliş ile parkurumuza giriyoruz. Bu parkuru önceki yıllarda üç defa yürüdük. İlk yürüyüşümüz 30 ağustosa denk gelmişti. Ol nedenle parkurun adını ”30 Ağustos Kurtuluş Yolu” koymuştuk. Bu kez parkuru tersine çevirdik…
Orman yolu, Patika ve Orman içi derken, Menevşe yaylasına vasıl oluyoruz. Parkur tamamen karla kaplı. Aslında bu gün kar yürüyüşü beklentimiz yoktu. Gece yağan taze ve toz kar bize sürpriz yaptı. Ayrıca, ince ince yağmaya devam ederek bize eşlik ediyordu. Taze kar dalları kaplamış, adeta gelinlik giydirmişti. Rüzgar olmaması bir diğer şansımız oldu…
İlk bulduğumuz iki evin verandalarına yayılıp, öğlen molası veriyoruz. Eğimli arazide manzaralı iki veranda… İkincisinde simsiyah cins ve tatlı bir köpek bizi karşılıyor. Aslında kovuyor ama biz ısrarla komşuluk yapıyoruz. Zavallı hayvan biz mekan tacizcilerine boyun eğiyor ve mecburi kabulleniyor…
Mola sonrası tekrar yola revan oluyoruz. Önce, Aytepe istikametine giden patikayı iniyoruz. Düzlükte sağa dönerek Aytepe yolunu terk edip, başladığımız noktaya, Kırıntı istikametine yöneliyoruz. Dere kenarı orman yolunu takiple yol alıyor ve çayırlığa inmek istiyoruz. Ama ne mümkün!.. İş makinalarını sokup kocaman derin bir kanal açmışlar. Geçit vermiyor. Bir süre cangılda kanalı takip ederek geçit arıyor ve buluyoruz. Çayırlığı takiben arkadaşımız Bülent Üçok’un çiftliğine ulaşıyoruz…
Bülent ile sabah telefon görüşmesi yapmıştık. Çiftlikten geçeceğimizi bildirmiştim. Bize çay hazırlayacağını söylemişti. Biz planlanandan yarım saat önce gelmiştik ama çay hazır olmak üzereydi. Önce kartopu savaşı ve sonra çay tüketimini takiben Bülent kardeşe teşekkürlerimizi bildirerek yola koyuluyoruz. Kısa sürede aracımıza ulaşıyoruz. Üst değişimi sonrası Yudosk taifesini İstanbul’a uğurluyoruz…
Toplam 14 km yol yapıyoruz. Molalar dahil 5.5 saatimizi alıyor… Şimdi foto galeriye buyurunuz…